Uzunca bir süredir, kalemine ve sözüne daha fazla
yer verilenler tarafından “sanat devlet eliyle şekillenmeli, sansür
gerekli” tezinin sık sık tekrarlandığına ve bu tezi doğrulamak adına
bilimsellikten uzak paranoyak kanıtlar üretildiğine üzülerek şahit
oluyor, yetkili ağızların "amacın sansür olmadığına" dair açıklamalarını
inandırıcı bulmuyor, ayak seslerini duyduğumuz “devlet denetimli
sansürlü sanat” karşısında dehşete düşüyoruz.
İBB Şehir Tiyatroları’nda yapılan son yönetmelik
değişikliğini de bu kapsamda değerlendiriyor, bu değişikliğe direnen
sanatçı dostlarımızı destekliyoruz. Bu vesileyle ilgililere ve
kamuoyuna, çeşitli ülkelerde tarih boyunca yapılan bu tür düzenleme
çabalarının olumlu sonuç vermediğini önemle hatırlatıyor; Senaryo
Yazarları Derneği(SENDER) olarak, devleti "halkını sanatçısından koruma"
refleksinden vazgeçmeye çağırıyoruz.
SENDER YÖNETİM KURULU
İstanbul Şehir Tiyatroları'nda gene eylem vardı. Bir süreden beri
tiyatroya çeşitli kanallardan gerici saldırılar devam ediyordu, sonunda
şehir tiyatroları yönetmeliğinde değişiklikler yapıldı. Tiyatro
çalışanları 13 Nisan Günü Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde
toplandılar ve tiyatroda sanatsal etkinlikleri belirleme yetkisini
belediye memurlarına veren bu yönetmelik değişikliğini protesto
ettiler... İşte İŞTİSAN (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği)tarafından okunan basın bildirisi...
Şehir Tiyatroları'nda Gene Eylem Vardı
![]() |
Atay Sözer |
Aslı Öngören-Mustafa Alabora |
Sevgili Seyircilerimiz, Sevgili İstanbullular;
Bir süredir Şehir Tiyatrosu bir kısım medyanın iftira içeren haksız
saldırılarına maruz kalıyordu. Anlamlandırmadığımız bu saldırıların
nedeni artık açıkça anlaşıldı.
Amaç 98 yıldır sanatçıları tarafından yönetilen Şehir Tiyatromuzun,
tüm sanatsal işleyişinin, belediye bürokratlarına teslim edilmesiymiş.
Bu güne kadar bu sanat kurumu, Genel Sanat Yönetmeninin
başkanlık ettiği, bizi temsil eden sanatçıların çoğunlukta olduğu bir
yönetim kurulu eliyle yönetilmekteydi. Mevcut yönetmelik bile sanat
üretimi için gerekli olan özgür düşünce ortamını sağlayamıyorken yine de
yıllık repertuarımızı belirlemek, bu repertuar doğrultusunda
sahnelenecek oyunları seçmek, bu oyunların hangi yönetmenler ve
ekipler tarafından sahneleneceğine karar vermek gibi pek çok sanatsal
işleyiş, olması gerektiği gibi sanatçıların iradesiyle belirleniyordu.
98 yıllık bir emekle pek çok bedel ödenerek ayakta duran ve daha
özerk, özgür bir yapı için bir özel yasayla kültür mirası olarak
taçlandırılması beklenen tiyatromuz, tepeden inme bir anlayışla
hazırlanmış bir yeni yönetmelikle yok edilmek isteniyor.
Bu yönetmelik hazırlığından kurumumuzun, Genel Sanat
Yönetmenin, yönetim kurulunun, belediye başkanı sanat danışmanın
dahi haberi olmaması manidardır.
Bu yeni yönetmeliğe göre artık Şehir Tiyatros.u bir sanat kurumu
olmaktan resmen çıkarılarak, basit bir şube müdürlüğüne
dönüştürülecekmiş. Yönetim kurulumuza genel sanat yönetmeni yerine,
belediye genel sekreter yardımcısı başkanlık edecekmiş. Tüm sanatsal
kararlar belediye bürokratlarının çoğunlukta olacağı yeni bir yönetim
kurulu tarafından verilecekmiş.
Tüm bunlar 98 yıllık bir sanat kurumunun, bir büyük mirasın sonu
demektir. Yalnız onun değil, ülkemizin tüm kültür ve sanat ortamının
muhazafakarlaştırılma harekatıdır bu.
Bizce muhafaza edilmesi gereken değerlerse açıktır. Bu
yönetmeliği kabul etmiyoruz. Çünkü bizim asıl sorumluluğumuz
seyircimizle birlikte, daha özgür ve umutlu günlere yürümektir. Hiçbir güç,
bizi bu yoldan alıkoyamaz. Saygılarımızla....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder