21 Eylül 2007 Cuma

Senarist Her Yerde Senaristtir

Gerald Kelsey, dört yüzü aşkın senaryoya katkıda bulunmuş, BBC ve ITV’de yayınlanan birçok dramaya imza atmış bir yazar. “Televizyon Yazarlığı” adlı kitabı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmıştı. Diğer bilinen senaryo kitapları gibi teknik bilgiler içeriyor. Ama bunun yanında diğer kitaplarda olmayan önemli konular var. Bir senaryo yazarı için gerekli pratik bilgiler, yapımcılarla ilişkilerde önemli püf noktaları gibi. Kitabı okudukça size hiç yabancı gelmeyen ilişkileri görüyorsunuz “Bu yaşananlar ne kadar da bizim yaşadıklarımıza benziyor” diyorsunuz. Belki de bizim piyasamızın İngiliz piyasasıyla benzerliğini görüp biraz
moral bulacaksınız (tabii İngiliz piyasasındaki senaryo ücretlerini düşünmemek kaydıyla.)
Kitaptaki yapımcılar da, oyuncular da, senaristler de, yönetmenler de bizimkilere o kadar benziyor ki…
Öyle oyuncu tipleri anlatıyor ki, karşınızda bizimkileri görüyorsunuz hemen.
Örneğin onların senaryo yazarları da zaman zaman “Benim senaryomu yürüttüler” düşüncesine kapılıyorlarmış.
Kitaptan bu konuyla ilgili bir bölüm:

TELİF HAKKIYazarlar ve Oyuncular Yıllığı'nda, telif haklan yasası için de bir rehber vardır. Kendi çalışmalarınızı ve haklarınızı korumak için ve farkına varmadan başkalarının telif haklarını ihlal etmemek için bunları biraz da olsa bilmek zorundasınız. Ama bir tuzak vardır ki düşmek çok kolaydır -özellikle yeni yazarlar için. O da, bir başkası sizin fikrinizle ortaya çıktığı zaman, otomatikman onun, sizin senaryonuzu ya da sinopsisinizi okumuş olduğunu ve çaldığını varsaymaktır. Ender olarak böylesi durumlar da vardır ama yeni yazararın sandığı sıklıkta değil.
Bir zamanlar BBC'nin Oyun Senaryoları Danışmanı olan Sır Basil Bartlett, daha 1955'te şunları söylemişti: 'Ne kadar çok sayıda yazarın aynı anda aynı fikirle ortaya çıktığını bilseniz, şaşınrsınız.' Yıllar boyunca benim edindiğim deneyimler de bunun gerçek olduğu doğrultusunda. Zaten durup düşündüğünüzde bunun asımda hiç de şaşırtıcı
olmadığını fark edeceksiniz. Benim senaryo yazmak dışmda yaptığım şeylerden biri de yeni dizi ya da oyunlar için fikir geliştirmeye zaman ayırmaktır. Dosyalarımda uzun konu listelerim vardır ama bunların yarısından çoğunun üstü, ekranda teker teker karşıma çıktıkça çizilir. Hiç kuşkum yok ki, bir düzine TV yazarı kendi dizi önerilerini bir liste haline getirseler, benim listemde olmayanların sayısı çok olmayacaktır ya da tam tersi onların listesinde olmayıp
da benim listemde olanların sayısı çok az olacaktır.

Bu nokta, benim bir zamanlar BBC'ye yaptığım bir dizi ile daha da iyi aydınlanabilir. Hakkında öyküler yazabileceğim bir grup insan arıyordum ve aklıma bir futbol takımı geldi. O dönemde ne BBC'de ne de ITV'de bu türden bir tema işleyen bir dizi çekilmemişti. Böylece ben de konuyu geliştirip, Home and Away adını verdiğim diziyle ilgili olarak detaylı bir sinopsis hazırlayıp, teslim ettim. Ama bir süre sonra bir red mektubuyla birlikte geri geldi. İstemiyorlardı.
Bir yıl sonra, bir futbol takımını konu alan, United adlı bir dizi çevirdiklerini duyduğumda neler hissettiğimi kolayca tahmin edebilirsiniz.
Fikrimi çaldıklarını düşündüm. Şimdi ne yapmalıydım? Bir protesto mektubu mu yazmahydım? Yazarlar sendikasına mı başvurmalıydım? Avukatımla mı görüşmeliydim? Hangi yolu takip edeceğimi düşünüp, bir karar vermeye çalışırken, yıllardır tanıdığım bir başka televizyon yazarına rastladım. Ateş püskürüyordu. BBC'deki sahtekarlar benim fikrimi çaldılar.' dedi.
Evet doğru tahmin ettiniz. Aynı temayı işleyen bir senaryoyu benden üç ay sonra teslim etmişti. İşin gerçeği, ikimizin de tanıyıp, saygı duyduğu bir başka yazar, bizlerden hiç haberi olmadan, aynı temayla çıkmıştı ortaya.
Üstelik, yeni bir konu arayan ve bu temayla ilgilenen bir prodüktör de bulmuştu. Hayat böyledir işte. Yeni bir program hazırlarken, şansa, her zaman şansa ihtiyacınız vardır. Zamanlama çok önemlidir.Doğru fikri doğru zamanda doğru kişiye götürmeye bağlıdır bu, genellikle.

Yazarlar Birliği'nin bir üyesi olarak, bir yazarın, bir prodüksiyon şirketinin ya da bir başka yazarın kendi fikrini çaldığı şikayeti üzerine görüş bildirmem istenir benden. Özellikle tecrübesiz yazarlar kendi senaryolarını bir şirkete gönderdikten sonra benzer bir konuyu ekranda seyrettiklerinde, kendi konularının çalınmış olduğu fikrine çok çabuk kapılırlar. Hatırlıyorum, yazarlık mesleğimin başarında, beni çok heyecanlandıran özgün bir fikir, konulu senaryo
editörünün, bu konuyu çok eski ve klişe olması nedeniyle daha önce de defalarca reddettiklerini bildiren mektubunun ekinde geri gönderildiğinde, çok öfkelenmiştim. Bir kaç yıl sonra adamın dediklerinoe haklı olduğunu anladım. Tabii ki fikirler yürütülebilir, ama daha önce de dediğim gibi, hiçbirimizin paranoyak duygulara kapılmamızı gerektirecek sıklıkta değil. Olmuş gibi görünen durumlarda, hırsızlıktan ziyade tesadüf olma ihtimali daha yüksektir.
Eğer bir başka yazarın sizin fikrinizi yürütme şansına sahip olduğunu kanıtlayacak durumda değilseniz, bunu bir tesadüf olarak kabul edin ve kendinizi bir sürü tatsızlık ve harcamadan kurtarmış olun.

Televizyon Yazarlığı
Gerald Kelsey –
Çeviren: Bahar Öcal Düzgören
YapıKredi Yayınları

Hiç yorum yok: